Topal Osman Aga
Topal Osman Ağa
Topal Osman Giresun Kalesinde kesik başıyla birlikte gömüldü. Sonraki yıllarda M. Kemal’in yakın arkadaşı ve İstiklal Mahkemelerinin idamcı yargıcı Kılıç Ali, Giresun gezisi sırasında Topal Osman’ın bakımsız mezarını görünce üzüldü. Bunu M. Kemal’e anlatı ve M.Kemal’de 1925 de sırdaşı ve yakın dostu olan Osman Ağa hazretlerine bir anıt mezar yaptı. Derken yıllar sonra ise Topal Osman’ın bir de şehir merkezinde heykeli dikilmek istendi. Bu heykel çalışmalarını sizce kim yürütse iyi?Önce Topal Osman Aga?
1884 yılında Giresun’da dünyaya geldi. “Topal Osman Rus Savaşlarına katılmış, bir bacağından yaralandı “Topal” lakabını oradan almıştı.
Savaş sonrası Giresun’a dönen Topal Osman, etrafına topladıgı kanun kacaklarıyla birlilkte “Laz Alayları” nı kurdu. Bölgedeki Rum ve Ermenilerin sürek avına çıktı. Karadeniz’de ki Rumların çoğu müslüman olmuş, ama ana dilleri olan Rumcayı hala konuşuyorlardı. Bunlar varlıklı ve meslek sahibi kimselerdi. Topal Osman ve Çetesi için Rumların ve Ermenilerin serveti iştah kabartıyordu. Böylece ister istemez Rumların katli vacip, malı-serveti ve kadınları ise helaldi. Topal Osman’da bunun gereklerini yapıyordu. Topal Osman aynı zamanda Teşkilatı Mahsusanın bir üyesi idi. Daha sonraları ise Giresun’a belediye başkanı bile olmuştu. Gerci, Vak’a nüvis, yani Resmi Tarih yazıcıları, Rumların da bölgede Türklere karşı saldırılarından bolca söz etseler de, bunun pekte abartılı oldugu kendi içinde hemen anlaşılmaktadır. Çünkü bölgede yok edilen, sürülen ve asimile edilen Rumlar ve Ermenilerdi.
Topal Osman’ın Rum Katliamları
“Falih Rıfkı’ya göre Topal Osman basılan her Türk evine karşı üç Rum evini basmak, mezarını kendine kazdırıp diri diri adam gömmek, vapur kazanlarında kömür yerine canlı adam yakmak gibi zulüm ve işkencelerle bölgeyi Rumlardan tamamen temizlemişti. Dr. Rıza Nur, Topal Osman’a “Rum köylerinde taş üstünde taş bırakma” demiş, o da “Öyle yapıyorum ama kiliseleri ve iyi binaları lazım olur diye saklıyorum” karşılığını vermişti. Rıza Nur’un “Onları da yık, hatta taşlarını uzaklara yolla, dağıt. Ne olur ne olmaz, bir daha burada kilise vardı diyemesinler’ demesi üzerine “Sahi öyle yapalım. Bu kadar akıl edemedim” diyecekti.“ (1)
Topal Osman Ve Cetesinin, özellikle varlıklı Rumları ve Ermenileri yakalayıp bagladıktan sonra torbalara koyup, denize attığı da bilinenler arasındadır. Bundan dır ki; Başta İngilizler olmak üzere Avrupa devletleri, Karadeniz’de Rumlara ve Ermenilere yapılan bu mezalimin durdurulmasını ve sorumlusu Topal Osman’ın cezalandırılmasını ivedikle İstanbul hükumetinden istiyordu. İstanbul Hükumeti de 1915 de ki gibi Ermeni Katliamı sorumlusu iken, birde Rum katliamı sorumlusu olmak istemiyordu. Bunun için Topal Osman’ı gıyaben yargılamış, idama mahkum etmiş her yerde aranıp, bulunmasını istiyordu. Ama Topal bulunamıyordu çünkü firardaydı…
M.Kemal Ve Topal Osman’ın İlk Antlaşması
M.Kemal; 9. Ordu müffetişi sıfatıyla 16 Mayıs 1919 da Padişah tarafından görevli olarak İstanbul’dan Samsun’a yollandı. Yapması gereken iş; Karadeniz de bulunan Rumları ve Ermenileri Türk Çetelerinden korumaktı. M. Kemal Paşa ve 21 arkadaşı, 19 Mayıs günü Samsun limanına çıktı. Meraklısına üçük bir not, çok ilginçtir; Tam 12 gün sonra, 28 Mayıs ta ise, İngilizlerin istegi ve baskısı üzerine; İstanbul da tutuklanan İttihat ve Terakki ileri gelenlerini, devlet adamlarını, Milletvekilleri, gazetecileri ve belli şahsiyetleri toplam 145 kişiyi yargılamak üzere Malta’ya sürgüne gönderdiler.
M. Kemal’in Samsun Serüveni
Tarih okumalarımıza göre M.Kemal eger 16 Mayıs ta İstanbul dan çıkmamış olsaydı, belki o da bu sürgünler içinde yer alacaktı. M.Kemal Samsun’a vardıktan hemen sonra Havza’ya geçti. İlk işi olarak da Topal Osman Ağa ile görüştü. Topal Osman o sırada Osmanlının Divan-i Harbi tarafından yargılanmıştı. Suç dosyası oldukça kabarıktı. Kurduğu çetesiyle yaptıgı Ermeni-Rum katliamlarının sorumlusuydu. İstanbul hükumetince, “idamı” onaylanmış, Olağanüstü Savaş Mahkemesi tarafından görüldügü yerde tutuklanması istenmişti. Topal Osman Ağa zorla oturdugu Giresun Belediye Başkanlığı koltugunu da bırakıp, Sıvas, Şebinkarahisar’a gizlendi. Aslında Topal Osman’ın kurduğu çetesi, cezaevlerinde firar edenler, çeşitli suçlardan arananlar ve asker kaçaklarından oluşuyordu.
M.Kemal Paşa ve Topal Osman Ağa Antlaşması
İkili Görüşmelerdeki Bazı Notlar
Bu karşılıklı görüşmede M. Kemal; “ …Bundan sonra el ele çalışacağız. Pontuscuların karadeniz kıyılarında neler yaptıklarını birde erbebının ağzından dinleyelim dedik” derken, Topal Osman’ da bölgedeki Rum ve Ermenilerin yaptıklarını anlatır ve yine M. Kemal’den “…Görüyorumki vatansever duygular taşımaya gençliginde başlamışsın….Çeteni derme çatma bir kuvvet olmaktan çıkaracaksın. Sana genç ve atak subaylar verecegiz..Pontuscular hangi usülleri kullanıyorlarsa, siz de o usülleri çekinmeden kullanın…” (2) cevabını alır.
Bunun üzerine Topal Osman Ağa, M. Kemal Paşa’ya hitaben; “ …Siz hiç merak etmeyin Paşam! Bu Pontus Rumlarına öyle bir tütsü verecegim ki, hepisi magaralarda eşek arısı gibi boğulacak” (3) diyecekti.
Bu “mağara” lardan içeriye verilen “tütsü” Ihsan Sabri Çağlayangil’in Dersim katliamı itiraflarında da vardı. Hep beraber bir daha hatırlayalımmı? “…Bunlar mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zhirli gaz kullandı. Mağaraların kapısı içerisinden, bunları fare gibi zehirledik. 7 den 70 e o Dersim’in Kürtlerini kestiler. Kanlı bir harekat oldu…” Demekki bu magara tütsü teknigini, Topal Osman taa o zamanlar, 1919-20 lerde bulmuştu.
Topal Osman’ın Suçları Afoldu
Topal Osman’ın M.Kemal’den bir tek istegi vardı ve bu istek; M. Kemal’in “özel ricasıyla” 8 Temmuz 1919 da Padişah Vahdettin’e, Topal Osman hakkındaki verilen “tutuklama” ve “idam “ kararını kaldırttı. Topal Osman ve çetesinin önü açıldı. M. Kemal, Topal Osman’a tekrar belediye reisligini elde etmesini salık verirken, T. Osman Ağa ise ; o işin çocuk oyuncağı oldugunu vurguluyor ve hemen ilk iş tekrar zorla Belediye’ye reis oluyordu. Karadeniz havalisindeki Pontus Rumlarına elinden gelen her şeyi layıkıyla yapmaya devam etti. Bu arada ailesi ve yakın çevresi de olabildigine zenginleşiyordu.
M. Kemal ve Topal Osman İlişkisi
Topal Osman, Mustafa Kemal’e hep saygıyla “Paşam” derken, M. Kemal’de ona “Osman Ağa” derdi. Osman Ağa’ya sonsuz bir güven içindeydi. Bu sayede; Karadeniz’de yapılan silahlı saldırılarla Rumlar ve Ermeniler ortadan kaldırılmış, sürülmüş, korkudan sindirilmişti. Artık Topal Osman bölgenin tek hakimiydi. Erzurum Kongresinde M. Kemal’e az da olsa muhalif olan çizgideki Karadenizli üyeler, korkularından sessizligi yegliyorlardı. Aynı şey Sıvas Kongresi Karadenizli üyeler için de geçerliydi. 1. Meclise de bölgeden seçtigi üyeleri yolluyordu.
Topal Osman Ankara’da
Topal Osman Koçgiri Katliamında
İç isyanlar Ankara’yı oldukca tedirgin ediyordu. Bolu, Düzce, Sakarya, Konya derken ve nihayet Koçgiri Kürt Ayaklanması başlamıştı ki; Topal Osman’a bu alanda yine yol görünüyordu. Osman Ağa’nın yönetiminde hemen 42. ve 47. Alaylar kuruldu. Gönüllü Laz Birlikleri oluşturulup Mart 1921 de Koçgiri’ye hareket etti. Koçgiri’de de tıpkı Karadeniz de Rum ve Ermenilere yaptıklarını yapmaktan asla ve asla imtina etmiyordu. “ …Ele geçirdikleri köylerde her çeşit zulüm ve melaneti yapmaya başlamışlardı. Masum Kürt çocukları bu canavarlar tarafından ateşe atılıp yakılıyor ve tüyler ürpeten manzaralar karşısında Laz alayları zevk ve çümbüş yapıyorlardı.” (4) diye tarihe not düşülmüştü.
Koçgirili Beko Ve Osman Ağa
“…Koçgirili Beko, Topal Osman çetesini Rafahiye’nin Kayadibi bölgesinde kuşatır. Ancak, Erzincan’dan gelen 11. Alay’a bağlı 2. Tabur’un dağ topları, Topal Osman ve çetesini kuartaracaktı. (25 Mart 1921) ” (5)
Ankara için, Koçgiri Kürt Halk İsyanı da Topal Osman’ın katkılarıyla böylece kanlı bir şekilde bastırılmış oldu.
Topal Osman kendisini iki cümleyle şöyle anlatıyordu;
“ …Ben cahil bir adamım. Yalnız bir gayretim vardır; Türküm, Müslümanım. Evet Türkü, dini gavurlardan kurtarmak için çalışıyorum. Başımı bu yola koydum…“ (6) diye, yaptıklarını anlatacaktı.
Calal Bayar’ın Ağzında Topal Osman
Ağzında dökülen incilerle anlattıgı Topal Osman’ı överken Bayar; “…Koçkiri bence hepsinden mühimdir.
Esasen Yunanlılar’a karşı durmak için kuvvetimiz kafi değildi. Bunlar da ayrıca çıktı başımıza… Koçkiri’de bir ordu merkezi yapıldı. Onun kumandanlığına size önce bahsettiğim Nurettin Paşa’yı kumandan tayin ettiler. O başardı o işi. Sonra Giresun’dan 1200 kişi ile gelen Topal Osman –çok yakın dostumdur, cahil bir adamdı büyük gayretleri oldu.”(7)
Topal Osman’ın Dilinden Ovacık Kürtleri
19.02.1922 tarilli Vakit gazetesinden A. Emin Yalman, Topal Osman’la yaptıgı bir söyleşide, “…Refahiyede 2700 mevcutlu usat kuvetiyle müsademede bulunduk. Asiler bozuldular. İki ay zarfında ortalık tamamen teskin edildi. Koçgiri’de ki taburu alay haline koyduk. Bir taraftanda teşkilata devam ettik. Dersim’de Ovacık Kürtleri başkaldırınca bunların üzerine yürürdük.Derhal vaziyeti anladılar. Ve Koçgirir isyanının uğradıgı akibetten kurtulmak için Erzincan hükumetine dehalet ettiler…” derken, Nuri Dersimi ise “…Giresunlu Topal Osman Koçgiri’de yapmadığı melanet kalmadıgı yetmiyormuş gibi, kendisine bir kahraman süsü vererek avanesi olan Laz çeteleriyle Erzincan’ın kemah kaza merkezine gelerek ve Dersim2e sokularak bir çete muharebesi yapmak tasavvuruna kadar kendisinde bir varlık görmüştü. Dersim’den hemen bir kısım Kürt fedaileri gönderildi. Bir çok Laz efradı tepelendi. Topal Osman yaralı olarak Giresun mıntıkasına kaçtı.”(7)
Ali Şükrü Bey
1884 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlının son Meçlisi Mebusanında görev yaptı. Ankara’daki açılan 1. Meclis’te ise Trabzon Milletvekili olarak bulundu.
Meçlis’te M. Kemal’in liderlik yaptığı 1. Gruba karşı, muhalefetin temsil ettigi 2. Grubun Lideriydi. Meclisteki tüm görüşmelerde M. Kemal’in karşısına çıkıyordu. Bir keresinde ateşli tartışan bu iki Grup lideri burun buruna geldiler ve M. Kemal elini cebindeki silahına götürdü. Bütün bu olup biteni, Cankaya ve Meclis Muhafız Komutanı silahlı Topal Osman, Meclisteki özel locasında izlemekteydi.
Ali Şükrü Bey Cinayeti
Ali Şükrü Cinayeti ile ilgili bir çok anı kitapları mevcuttur. Ama en detaylı, sade bilgiyi ise Rıza Nur vermektedir.“ M. Kemal birgün Keçiören’de Ali Kılıç’ın bağına gitmiş.İçmişler. M. Kemal zil zurna sarhoş olmuş. Topal Osman’ın adamlarından olup maiyetinde bulunan muhafızlarından üç kişiyi çagırmış, emir vermiş “ şimdi gideceksiniz. Nerde ise Ali Şükrü’yü bulacaksınız. Öldürüp geleceksiniz.” Kılıç Ali ve diger avene yalvarmışlar ,” Sırası degil, bırak biz sonra yapalım. Böyle ap-aşikar olmaz” demişler.”(8) Ama emir verdigi muhafızlardan biri Ali Şükrü Beyin tanıdığı olduğu için bu konuşulanları gidip anlatır. Daha sonra M. Kemal, Topal Osman’la Cankaya’da birlikte bir akşam rakı içerlerken, sitemli bir edayla; sözü Ali Şükrü Bey’e getirir ve “ nedir senin bu hemşehrinden çektigim Osaman Ağa? ” diye dert yandığı çoğu anı kitaplarında yer almaktadır. Derken 26 Mart 1923 günü akşamı, Ali Şükrü Bey aniden ortadan kaybolur. Tam üç gün sonra 29 Mart’ta Cankaya yakınlarında, işkenceyle ve booynu telle sıkılmış ölü olarak bulundu. Meçlis karışır ve Topal Osman sırra kadem basar ortalıktan kaybolur. Çünkü 26 Mart akşamı bir kahvede otururken Ali Şükrü Bey’in yanına, Topal Osman’ın Muhafız Bölügü kumandanı Mustafa Kaptan gelir. Konuşup ve birlikte gittigini herkes görmüştü. “ Ali Şükrü’ye <Ağa seni istiyor>demiş. Aynı memleketli olduklarından birirbirilerini tanırlarmış. Kalkmiş beraber gitmişler. Ağanın evine gitmişler.” (9)
Topal Osman Yine Firarda
Daha sonra Topal Osman’ın evinde yapılan incelemeler sonucu cinayetin Topal Osman ve adamları tarafından yapıldıgı anlaşılmıştı. Ama Topal Osman yine firardaydı. İlk firarını; İstanbul Hükumetince aranırken 1919 da yapan Topal Osman, şimdi ise dört yıldan beri M. Kemal ile birlikte çok iyi işler başardığı halde Ankara hükumetince aranmaktaydı. Bütün bunlar, kendi deyimiyle de cahilligin resmi belgesi degildi de nedi? Ama burada dıkkat edilmesi gereken bir nokta varki; Ankara hükumetince, başbakan Rauf Orbay tarafından aranan Topal Osman bakınız bu kaçak günlerinde neredeymiş, okuyalım!
“ …O günlerde Ağa çok korkmuş, çok telaş etmiş. M. Kemal teselli vermiş. Geceleri M. Kemal’in yanında geçirirmiş. Demak Ağa cinayeti yapar-yapmaz cenazeyi en emin yer olarak M. Kemal’in köşkünün yanına gömmüş. Kendi de oraya sığınmış.”(10) yani Çankaya köşküne..
Topal Osman’a Baskın Kararı
Gerek mecliste 2. grup ve gerekse, Trabzonda ve hatta ülkenin degişik yerlerindeki gelen büyük eleştiriler sonucu , Topal Osman’ın yakalanıp adalete teslim edilmesi kaçınılmaz oldu. Yani Topal Osman artık gözden çıkarıldı.Başbakan Rauf Orbay ve Cumhurbaşkanı M.Kemal Çankaya’da bir araya gelip, yeni bir plan yaptılar. Daha sonrada Bakanlar kururlunda bu konu konuşuldu. “ Gazi, eşi ile birlikte yemegini Çankaya Köşkünde yedikten sonra, gizliçe ve kimsenin gözüne batmadan istasyona inmiş, ondan sonra muhafızların degiştirilmesine ve Osman Ağa ile maiyetinin tepelenmesine başlanmıştı.” (11)
M. Kemal Ve Eşi Çankaya’yı Terkediyor
M. Kemal Topal Osman’ı iyi tanıdığı için, kenisine saldıracagını b,ildiginden dolayı Eşiyle birlikte Çankaya Köşkünü terketmişti. Topal Osman ise o gece, kendi evinde Çankaya Köşküne yakı, Papazın Bağında adamlarıyla birlikte gizlenmekteydi. Çankaya’da ki bu son plandan haberi yoktu. “ Osman Ağa üzerine gelindigini sezince Çankaya köşküne hücum etti. Köşkte kimseyi bulamayınca kapıyı kırıp içeri girdi. Ne bulduysa parçalayıp ortalığı karma karışık etti. Bu haber geldigi sırada silah sesleri de duyuldu.Bir süre sonra haber geldi. Osman Ağa altı yardımcısı ile vurulmuş ve ele geçirilmiştir. “ (12) Görüldügü gibi Topal Osman Çankaya Köşküne sıgınmak istiyor, M. Kemal’ den yardım etmesini bekliyor. Görüyorki evde kimseler yoktur, bu defa da gözden çıkarıldığını geçte olsa anlıyor ve köşkü dağıtıyor. Bu baskın ise tarihe ilk defa “Çankaya Köşkü Baskını” olarak geçecekti.
Topal Osman Yaralı Yakalanıyor Ve Öldürülüyor
Söylentiler muhtelif. Bir anlatıma göre ; Topal Osman’ı M. Kemal’in yaveri İsmail Hakkı Tekçe öldürmüş. Diger bir anlatımda ise şöyle; Topal Osman’ın üzerine “ Muhafız Kıtası Kumandanı Rize’li Binbaşı Fuat Bey ‘in emri ile sırf konuşmasını önlemek maksadıyla-kasten öldürülmüştü. Fakat cesedi üstünde o kadar tahribat yapılmıştıki; tanınacak bir halde degildi. Hata başı olmayan bir cesedi bu hükmün infazı bakımından zorunlu olarak ayağından asmışlardı.” (13)
Evet ,aynen öyle olmuştu. Oysa hacca gitme planları vardı, hac’ın hayalini kuruyordu ki; cahil başını büyük bir belaya sardı. Artık geriye dönüşü olmayan bir yoldaydı. Beynine son kurşunu yerken acaba Rumlara, Ermenilere ve Kürtler yaptıkları gözlerinin önünde bir filim şeridi gibi hiç gelip-geçtimi bilinmez! 1 Nisan 1923 de Meçlis tatile girdi. Çünkü Ali Şükrü Bey’in 26 Mart’ta kaybolmasıyla birlikte son bir- kaç günden beri başkent Ankara’da olaganüstü olaylar ve tartışmalar yaşanıyordu. Bu sıralarda İsmet inönü ise Türk Heyetiyle birlikte Lozan’daydı. 2 Nisan da, ise yaralı olarak ele geçirilen Topal Osman, Sedye ile taşınırken önce M. Kemal’le görüşmek istiyor, kabul edilmeyince de küfürler ediyordu. Bunun üzerine Karadenizli Laz hemşehrisi Rize’li Binbaşı Fuat tarafından öldürüldü. Yine Çankaya yakınlarında gömüldü. Tıpkı Ali Şükrü Bey gibi.
Topal Osman’ın Başı Kesildigi İçin Ayağından Asıldı
Meclisin ve özelliklede 2. Grubun tek şidetli istemi; Topal Osman’ın “idam” edilmesi ve meclisin önünde asılıp halka teşhiriydi. Bu durum karşısında gömüldügü yerden çıkarıldı. Ama bu defa da başı kesik olduğu görüldü. Bunun üzerine ayağından asıldı. Cesedi günlerce asılı kaldı ve bu da yetmezmiş gibi silahlı vekiller ve sıradan vatandaşlar Topal Osman’ın kesik başlı, ayağından asılı bedenini, adeta bir nişan poligonuna çevirmiş, delik deşik etmişlerdi. Başsız ve silah kurşunlarıyla delik deşik olmuş bedeni artık kokuşmuştu. Giresun’a son haliyle gönderildi…
Topal Osman Giresun Kalesinde kesik başıyla birlikte gömüldü. Sonraki yıllarda M. Kemal’in yakın arkadaşı ve İstiklal Mahkemelerinin idamcı yargıcı Kılıç Ali Giresun gezisi sırasında Topal Osman’ın bakımsız mezarını görünce üzüldü. Bunu M. Kemal’e anlatı ve M.Kemal’de 1925 de sırdaşı ve yakın dostu olan Osman Ağa hazretlerine bir anıt mezar yaptı. Derken yıllar sonra ise Topal Osman’ın bir de şehir merkezinde heykeli dikilmek istendi. Bu heykel çalışmalarını sizce kim yürütse iyi? Evet ya doğru! 1998 de Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Veli Küçük! Peki Veli Küçük şimdi nerede? Ergenekon Terör örgütü davasından, “çete” başı olmaktan dolayı içerde. Şimdi anladınız degilmi?
Son Sözü Topal Osman ve R. Nur Söylesinmi?
Hadi söylesinler bari, bizde dinliyelim.
“… Ben çok iş ettim. Ben kurtulurmuyum sanırsınız? Vatana hizmet ettim ama, bir gün beni harcarlar…”
“ Sanki kerameti vardı. Dedigi oldu. Cahiline kurban gitti” (15)
Lazların Çankaya’daki Dansı
Çok ibret verici, bir hazin hikayedir bu yazılanlar- okunanlar.
Ali Şükrü Bey Trabzon Laz milletvekili ve 1.Meçliste 2. Grubun lideriydi. M. Kemal muhalifi ve hükumetin ateşli eleştirmeniydi. Soydaşı Topal Osman tarafından öldürürldü. Çankaya yakınlarına gömüldü. Daha sonraları ise
Ali Şükrü Bey, “Demokrasi Şehidi” ilan edildi.
Topal Osman Giresun’lu. Laz Alaylarının çete başısı. Son yıllarını Ankara’da Meçlis ve Çankaya muhafız birliginin komutanlığını yaparak geçirdi. Trabzon milletvekili soydaşı Ali Şükrü Bey’i öldürdü. Topal Osman’da “Cumhuriyet Şehidi” ilan edildi. Arkadaşı M. Kemal tarafından anıt mezarı yapıldı.
Binbaşı Fuat Bey Rizeli ve Laz’dı. Çankaya’da Muhafız Kıtası Kumandanıydı. Soydaşı Topal Osman’ı yaralı ele geçirdi ve gerçekleri konuşmaması için öldürdü. Kesik başlı bedenini ise Çankaya yakınlarına gömdü. Binbaşı Fuat Beyin akıbeti yazılamadıgı için henüz ögrenilemedi. Böylece Lazların Çankaya’da ki bu ateşli Kafkas dansları da son buldu.
Erdoğan Yalgın
Kaynak
Ayşe Hür, Taraf gazetesi 14 Mart 2010
H. İzzettin Dinamo, Kutsal İsyan, c, 2. s. 113
Ayşe Hür, Taraf gazetesi 14 Mart 2010
Nuri Dersimi, Kürdistan Tarihi
Koçgiri Halk Haraketi, s. 79
Rıza Nur, Hayat Ve Hatıratım, c.3, s. 163
Tercuman gazetesi, 10 Eylül 1989
Nuri Dersimi, Hatıratım, s. 112
R. Nur, age, c. 2, s. 376-377
R. Nur, age, c. 2, s. 380
R. Nur, age, c.2, s. 382
A. Fuar Cebesoy, Siyasi Hatıralar, s. 295
Feridun Kandemir, Rauf Orbay, s. 106
Kadir Mısırlıoğlu, Ali Şükrü Bey, s. 234
R. Nur, age, c, 2. s, 386