Kultur Turizmi
1.Müzeler ve Ören Yerleri
a) Giresun Müzesi(Gogora Kilisesi):
18. yüzyıldan kalma bir yapıdır. 18. yüzyılın ortalarında, Ortodoks kilisesi olarak yapılmış olan bina, 1923 yılına kadar kilise olarak kullanılmıştır. 1923 yılından 1948 yılına kadar boş kalmış, 1948-1967 yılları arasında cezaevi olarak kullanılmış, 1967 yılından 1982 yılına kadar tekrar boş bırakılmıştır. 1982 yılında restore edilen bina 1988 yılında müze olarak açılmıştır. Müze içerisinde Eski Tunç Çağı, Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait antik eserler, taş kabartmalar, eski tarihlerde kullanılan silah, giysi ve para örnekleri sergilenmektedir. Yapı dıştan dikdörtgen, içten bazilika plan ile kubbeli haç planının birleştirildiği karma plan şeklindedir. Müze binası olarak kullanılan yapının hemen kuzeyinde bodrum üzerine üç katlı tarihi bir bina daha vardır ki burası da papaz evi olarak bilinmektedir. 1993 yılında burası da orijinaline uygun olarak yeniden yapılıp müzenin idari binası olarak hizmete açılmıştır. Kuvay-ı Milliye kahramanlarımızın ve şehitlerimizin anılarını yaşatmak amacıyla 1999 yılında müze içinde Fotoğraf, Sergi salonu, Kuvay-ı Milliye'de Osman Ağa ve Giresun Gönüllüleri Fotoğraf Müzesi izleyicilerin ilgisine sunulmuştur.
b) Cocuk Kütüphanesi(Katolik Kilisesi):
Giresun merkez Çınarlar Mahallesinde bulunan 19.yüzyılın başlarında yapıldığı tahmin edilen, 1967 yılında ise Çocuk Kütüphanesi olarak kullanılmaya başlanan Katolik Kilisesi dikdörtgen planlı, ana cephesi üçgen alınlı belirlenmiş olup, köşelerde taştan yivli köşe kolonları bulunmaktadır.
Girişin üzeri dört köşeli sütunla taşınan yuvarlak kemerli kırma çatılı bir sündürme ile örtülüdür. İç ve dıştan çok güzel görünen bina Kültür Bakanlığınca 2001-2002 yılında bina ve çevre düzenlemesi tam olarak yapılmıştır.
2.Diger Tarihi Yapılar
a) Giresun Adası:
Kıyıdan bir mil açıkta bulunan ada, Doğu Karadeniz’in yaşanabilir tek adasıdır. Ada, Aretias, Areos Nesos ve Arionesos adlarıyla da anılmaktadır. Adanın kapladığı alan yaklaşık olarak 40.000 m2’dir. Efsaneye göre Argonautların Altın Post seferine katılan Herkül, Giresun Adası’na da uğramış, burada insan yiyen kuşlarla savaşmıştır. Ayrıca, kadın savaşçılar olarak bilinen Amazonlar, Giresun Adası’nı üs olarak kullanmıştır. Kent ve yöre halkı tarafından kutsal sayılan adanın etrafı surlarla kaplı olup, saray ve manastır kalıntıları yer almaktadır. Adanın yazın hizmet veren bir çay bahçesi ile büfe, çadır sahaları, piknik alanı bulunmaktadır. Her yıl 20 Mayıs'ta yapılan Aksu Şenliğinde kayıklarla ada çevresinde dolaşılır.
b) Şebin karahisar Taşhanlar:
Şebinkarahisar İlçe merkezinde kalenin kuzey eteğinde yer alan tarihi bir yapıdır. Yerli kara taştan iki katlı, kemerli, tipik Osmanlı Taşhanları mimarisinde yapılmıştır. Şebinkarahisar Taşhanı'nın günümüze gelebilen en sağlam tarafı güney cephesidir. Girişin iki yanında, iki katlı kemerli mekanlara, tam ortada ise bir avluya yer verilmiştir. Kuzey cephesinde dışarıya dönük beş adet kemerli dükkan kısımları mevcuttur.
c) Zeytinlik Mahallesi:
Kalenin güneydoğusunda yer alan Zeytinlik Mahallesi eski tarihi Giresun evlerinden oluşur. Kentsel sit alanı olarak koruma altındadır. Kentin geçmişteki dokusunu yansıtan gezilip görülecek müstesna bir mahallemizdir. Bazı evlerin restorasyonu yapılmış bazıları kamulaştırılma aşamasında olup, iyileştirme çalışmaları devam etmektedir.
d) Şebinkarahisar Atatürk Evi Müzesi:
Giresun İli, Şebinkarahisar İlçe merkezinde bulunan 12 Eylül 1924 tarihinde Atatürk'ün Şebinkarahisar'a gelişinde kaldığı ev olarak kullanılan Atatürk Evi Müzesi, İlçenin tam merkezinde ahşaptan yapılmış iki katlı sade bir binadır. Yapım tarihi kesin bilinmemekle beraber 19. yüzyılın sonunda veya 20. yüzyılın hemen başında yapıldığı tahmin edilmektedir. Binanın bulunduğu kısım ve bahçesi yoldan yüksekçe bir platform üzerinde yer almaktadır. Birinci kata giriş doğudan, zeminden genişçe bir ahşap kapıyla sağlanmıştır. Faal olarak kullanılmayan bu kattan ahşap dönerli bir merdivenle ikinci kata çıkılmaktadır. Ancak ikinci kata çıkış asıl anıtsal olarak kuzeyden ayrı bir girişle sağlanmıştır. Önü çıkmalı üçgen alınlıklı, ahşap sütunların taşıdığı, 10 adet taş basamaklı merdivenlerin bulunduğu ana giriş kısmı mevcuttur ki buradan da iki kanatlı ahşap bir kapıyla direk ikinci kata girilmektedir. Asıl müze olarak kullanılan kat burası ve hemen üzerinde yarım kat halindeki ön cepheden görünmeyen çatı katıdır. Bu çatı katına da ikinci kattan dönerli ahşap bir merdivenle çıkılmaktadır. Maliye ve Gümrük Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 2 Mayıs 1986 gün ve 3121-749/16781 sayılı yazısıyla mülkiyeti Hazineye ait bu yapının Kültür ve Turizm Bakanlığına olan tahsisi kaldırılmış, Şebinkarahisar Belediyesi'ne tahsis edilmiştir. Halen Şebinkarahisar Belediyesi'ne ait olan Atatürk Evi Müzesinde, Atatürk'ün kaldığı esnada kullandığı bazı eşyalar ve yöresel etnoğrafik bazı eserler sergilenmektedir.
e) Kaleler:
e.1) Giresun Kalesi:
Kenti ikiye bölen yarımadanın ucundaki tepe üzerinde, I. Pharnakes (M.Ö. 2. yüzyıl) tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Güneybatıdan başlayarak ve kenti çevreleyerek kuzeydoğuya uzanan kale duvarlarının bir bölümü yıkılmıştır. İç kalede bir saray kalıntısı bulunmaktadır. Büyük blok taşlarla örülmüş olan kalenin kuzeyinde, sığınak olarak kullanıldığı düşünülen mağaralar vardır. Kale surları, Roma döneminde onarım görmüştür. Günümüzde piknik ve günübirlik kullanım alanı olarak düzenlenmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığınca onarım çalışmaları devam etmektedir.
e.2) Tirebolu Kalesi:
Tirebolu ilçe merkezinde, denize doğru uzanmış küçük bir yarımadanın üzerinde yer alır. Kalenin kesin yapım tarihi bilinmemekle beraber M.Ö. 15. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kalenin içerisinde bazı binalara ait temeller vardır. Bunların başında güney duvarı içerisine oyularak yapılmış bir mescit mihrabı ve bu mescide ait duvar temelleri bulunmaktadır. Kalenin batı tarafında ikinci bir kule gibi yükselen ayrı bir kısım daha vardır. Kale restore edilmiştir.
e.3) Andoz Kalesi:
Espiye İlçesi girişindeki Yağlıdere Deresi'nin kenarında, denize ve vadiye hakim doğal bir sivri tepe üzerinde yer almaktadır. M.Ö. 1300’lü yıllarda yapıldığı zannedilmektedir. Kaleye ulaşım kuzeyinde bulunan yol ile sağlanır. Etrafı surlarla çevrilidir. Duvarlar yer yer yıkılmıştır. Bazı kısımlarda kuleler mevcuttur. Andoz Kalesi oldukça küçük bir kaledir.
e.4) Şebin karahisar Kalesi:
Şebinkarahisar yerleşmesinin güneyinde bozalt bir tepe üzerinde kurulmuş olan kale, şehirden 160 metre daha yüksektedir. İlk görenler bu haliyle kaleyi denizde ada veya gemiye benzetirler. Planı bütünüyle bir yamuğu andırmaktadır. Kalenin kulelerle desteklenen surları sarp kayalara oturtulmuştur. Bu surları bazı kısımlarda daha önce ikinci bir sur kuşağı takviye eder. Surlarda değişik dönemlerin duvar yapım tekniklerini görebilmek mümkündür. Bazı kısımlarda kaya yontularak sur temeli yerleştirilmiştir. Bazı kısımlarda ise düz yonu, moloz taş, veya balık sırtı duvar örgüleri yapılmıştır. Kale, iç kale ve dış kale olarak iki bölümden müteşekkildir. İç Kale, aşağı kesimden yaklaşık 40 metre daha yüksektir. Şehirden dış kaleye ulaşan yol eski özelliğini halâ korur. Bu gün kullanılan sivri kemerli giriş kapısı iki kule arasına yerleştirilmiştir. Dış surların kapı bölümünde düzgün yontu taş kullanılmıştır. Bugünkü giriş kapısının 15 m. Kuzeyinde kapatılmış bir kapı daha bulunmaktadır. Bu kapının Bizans döneminde 10. Yüzyıl başlarında tamir edilmiş olduğu sanılmaktadır. Dış kalenin en önemli bölümü, güneybatı köşesindeki "Kızlar Kalesi"dir. Dış kalenin diğer kesimlerinde güney ve doğuda surlar oldukça harap durumdadır. Kale içerisinde eski yapı izleri ile, sarnıç kalıntılanna rastlanılmaktadır. Evliya Çelebi, kale içinde yetmiş kadar ev, sarnıç ve buğday ambarları ile Fatih Camiinden bahseder. Fakat bu caminin yerini belirlemek mümkün olmamaktadır. Aynca kalede var olduğu söylenen Kilise de belirlenememektedir. Kalede beş değişik su sarnıcı vardır. Bunlardan dördü kapalı, bir tanesi açıktır. Halkın 40 badal (basamak) dediği bu yer altı su tünellerinin örnekleri Hitit döneminde görülmektedir. Benzer bir tünel Çamoluk' un Kaledere köyü kalesinde bulunmaktadır. İç kale, dikdörtgen bir avlu ile kuzeybatı köşesindeki sekizgen plânlı ve dört katlı büyük kuleden oluşmaktadır. İç kale kapısı da kulelerle desteklenmiştir. Büyük kulenin iç çapı 12 m. yüksekliği 27 m. Duvar kalınlığı 1,5 m.dir. Kule köşeler, pencere ve kapı gibi açıklıklarının söge kısımları yonu, diğer kısımlar düzgün sıralar halinde moloz taşla örülmüştür. Duvarlarda alt sıradakiler mazgal, üsttekiler sivri kemerli büyük dikdörtgen açıklıklar halinde pencereler yer alır. Kulenin üçüncü katında kale yöneticisine ait bir mescit bulunduğu ve bunun Mengücükler zamanından kaldığı tespit edilmiştir. Kulenin Önünde beşik tonozla örtülmüş büyük bir sarnıç vardır. Kalenin sur duvarlarının çok az bir kısmında Bizans veya daha eski dönem yapı Özellikleri görülür. Kalenin bugünkü giriş kapısı ve çevresindeki surlar Selçuklu (Mengücekli), Osmanlı dönemlerine aittir. Kale kapısı üzerindeki kitabe ve Selçuklu çift başlı kartal kabartması da 1896 yılında Rumlar tarafından yerinden sökülüp yok edilmiştir. İç kale sur duvarları ve kule duvarlarının yapısı Osmanlı dönemi, 17-18. Yüzyıl özellikleri göstermektedir. Şebinkarahisar kalesinin tarihlendirilmesi için kazı ve ayrıntılı araştırmalar yapmak gerekmektedir. Tarih bölümünde açıklandığı gibi muhtemelen kale Roma döneminden daha eskiye gitmektedir. Burası M.Ö. 1. Yüzyılda Romalılar tarafından genişletilmiştir. Surlar, Mengüceklilerin 11. Yüzyılda şehri fethi sırasında harap olmuş ve geniş ölçüde yeniden inşa edilmiştir. Surlar daha sonra Osmanlı döneminde birkaç defa onarılmıştır. Kale 1915 yılındaki Ermeni ayaklanması sırasında bütünüyle tahrip olmuş bundan sonra da bir daha onarılmamıştır.
e.5) Eynesil Kalesi:
Arkeolojik sit alanı ilan edilen ve altında mağaralar bulunan Eynesil Kalesinin restorasyon çalışmaları 2003 yılında yapılmış, Kale denize ve ilçeye hakim bir görüntü sergilemektedir.
e.6) Tirebolu Bedrama Kalesi:
Tirebolu İlçesine 8 km uzaklıkta yüksek bir tepe üzerinde Harşit Vadisine hakim, çok dar bir yaya yoluyla güney istikametinden çıkılan kale, kayalar üzerine kurulmuş stratejik bir konuma sahiptir.
f) Kilise ve Manastırlar :
f.1)Şebinkarahisar Licese Kilisesi:
Şebinkarahisar İlçesi, Asarcık mevkii, Licese Köyünde bulunan kilisenin 18. yüzyılın ortalarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Kesme taştan yapılmış, merkezi tek kubbeli, haç planlı, üç apsisli bir kulisedir. Ortodoks Kilisesi olarak kullanılmış olan binanın, başında anıtsal bir giriş kapısı mevcuttur. Ayrıca kuzey tarafında bir tali kapısı vardır. İçerde mekan dört adet yuvarlak taş sütün ve iki adet paye taşımaktadır. Ana kapıdan içeri girdikten sonra hemen sağdan ve soldan merdivenlerle ikinci kata çıkılmaktadır. Binanın dışında kuzey batı köşesinde binaya bitişik küçük bir çan kulesine yer verilmiştir. Binanın üzeri orijinalde alaturka kiremitle kaplı iken sonradan çinko saçla kaplanmıştır. Binanın kuzey ve güney cephelerinde üçer adet dikdörtgen pencereye, girişin sağında ve solunda birer, apsislerde ise küçük birer dikdörtgen pencereye yer verilmiştir. Çatının tam ortasında bir kubbe diğer yerlerde ise kırma çatı kullanılmıştır.
f.2) Şebinkarahisar Meryemana Manastırı:
Şebinkarahisar İlçesi, Kayadibi Köyünde bulunan manastır Bizans dönemine aittir. Sarp bir kayalığın tam ortasında büyükçe bir oyuk içersine yapılmasıyla Trabzon Sümela Manastırı anımsatan yapının buradan etkilenerek inşa edildiği tahmin edilmektedir. Bir çok yapı kompleksinin bir arada bulunduğu manastırda yer yer düzgün kesme taş kullanılsa da aslında yapı düzgün olmayan yerli moloz taşlardan inşa edilmiştir. Yatakhane, dersane, kilise, yemekhane, çeşme ve diğer yapı komplekslerinin birarada olduğu manastır, büyük ölçüde tahrip olmuş durumdadır. Manastır dibine kadar çıktığı belli olan yol, yer yer görülsede aşağı yukarı tamamı, kayan kum ve taşlar arasında kaybolmuş durumdadır. Manastıra bugün için çıkmak oldukça güçtür.
g) Camiler:
g.1) Hacı Hüseyin Camii:
Kent merkezinde bulunan cami, 1594 yılında Çobanoğlu Hacı Hüseyin tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra yıkılan yapı, 1861 yılında Dizdarzade Murat Bey’in kızı, Ayşe Emetullah hayratı olarak yenilettirmiştir. 1901 tarihli kitabesinden mermer şadırvanının Hattatzade Hacı Ömer Ağa tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.g.2) Hacı Miktad Camii:
1661 yılında Hacı Miktad Ağa tarafından yaptırılmış, daha sonra 1841 ve 1889 tarihlerinde yenilenmiştir. 1841 tarihli kitabesinden Hacı Çalık Kaptan'ın hayratı olduğu anlaşılmakta; ana kapı üzerindeki 1889 tarihli kitabeden de, camiyi Hacı İsmail Efendi'nin yeniden yaptırdığı öğrenilmektedir.
g.3) Çekek Camii:
Giriş kapısı üzerindeki 1884 (h.1301) tarihli kitabeden bu camiden önce aynı yerde bir mescidin bulunduğu, zamanla harap olduğundan Sarı Alemdar Zade tarafından bugünkü camii inşa ettirilerek imam ve müezzin için birer bahçe vakfedildiği anlaşılmaktadır.